Anasayfa
'Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şiirle işlensin...'
Gazi Mustafa Kemal ******
Dil düşünceyi yaratır. Dil, egemenliğin koruyucusudur. Türkçe, varlığımızın sebebidir. Bir milleti yok etmek için onun dilinin, kültürünün yok edilmesi gerekmektedir. Dilini doğru dürüst kullanmayan insanın doğru, mantıklı, kapsamlı düşündüğüne inanmak mümkün değildir. Çünkü düşünceyi de biçimlendiren dildir.
Türk dili, o denli sağlam ve köklü bir dildir ki, Orhun Anıtları' nın yazıldığı 732 yıllarından günümüze dek geçen sürede Türk dilinde büyük değişiklikler olmamıştır.
Kök Türk yazıtlarında yer alan pek çok sözcük, bugün anlaşılmaktadır. Kök Türk Yazıtları' nın bir büyük önemi de; sözcüklerin hepsinin, katkısız Türkçe olmasındandır. Türklerin İslama girişlerinden 130 yıl sonra yazılan Yusuf Has Hacib' in Kutadgu Bilig 'Mutluluk Veren Bilgi' adlı eserinde de bu arılık ve duruluk korunabilmiştir.
Araplara Türkçe öğretmek için, Türkçenin daha zengin ve güçlü olduğunu göstermek için Kaşgarlı Mahmud' un yazdığı 'Divan' ı Lugati Türk' de bile Türkçenin anlatım gücü ve temizliği açıkça görülür.
1564-1616 yılları arasında yaşayan, İngilizce nin edebi dil durumuna gelmesinde büyük payı ve emeği olan William Shakespear' in eserlerini anlayan yüzyılın ilk yarısında yazılmış olan Orhun, Yenisey, Köl-iç Çor, Tunyukuk ve Ongon anıtlarındaki yazıların çoğunu biz bugün okuyabiliyoruz.
Çok eski bir dil olan Türkçe, çağlar boyu yaşamış, ama ilk dönemlerini saymazsak, hep yaşama savaşı vermiştir. Horlanan Türkçe, ancak halk ozanlarının dilinde kendine yer, sığınak bulmuş, yaşamını sürdürmüştür. Günümüzde de durum pek değişmiş değildir.
Bugün için ise Türkçe, Arapçanın ve Farsçanın baskısından büyük ölçüde kurtuldu sayılabilir. Ama bu kez de batı dillerinin yoğun bir saldırısıyla karşı karşıyadır.
Oysa, yabancı sözcüklerin, genellikle Batı kökenli sözcüklerin bir çoğunun Türkçe de karşılığı vardır.
Terimler, öğretim, eğitim ve anlatımı kolaylaştırırlar. Dünyadaki ilerlemelerle hergün her alanda yeni terimler ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde yıllardan beri özellikle hekimlik terimleri üzerinde çalışılmaktadır.
Güzel ve zengin Türkçemizi yabancı kelimeler yaban otları gibi sarmıştır. Büyük Önderimiz ****** bu konuda şöyle buyurmuştur: ' Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtaracaktır.' Milletleri millet yapan güçlü öğelerden birinin dil olduğunu buyuran Yüce ******, dilimizin yabancı sözcüklerden arındırılmasını, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarımasını emir ve vasiyet etmiştir. ******' ün üzerinde önemle durduğu 'Türk dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarma' çalışmalarına milletçe katılmalıyız. Böylece Türk dilinin engin ve temiz varlığını meydana getirme savaşını geç de olsa başlatalım. Yazı dili, konuşma dili diye ayrı ayrı iki dil yaşamasın. Başta öğretmenlerimiz kurtarıcımız olmalıdır. Belediyeler yabancı kelimelerle dolu mağaza yazılarına izin vermemelidirler. En büyük güvencemiz olan gençler geleceğimize sahip çıkmalılar.
Konfüçyüs, ' Dildeki anarşi sokaktaki anarşiden daha tehlikelidir.' demiş.
Televizyonlar, radyolar vs.. toplumu etkiliyor. Buralarda konuşma hataları yapılıyor.
Zengin bir dilimiz var diyoruz Çünkü, dilin zenginliğni kelime çokluğu göstermez, anlatım olurlarının çok olması dilin zenginliğini gösterir. Dilimizin bu üstün değerini bildiğimiz halde batı ülkelerinin kelimeleri Türkçemizi öylesine sarmış ki, hangi ülkedeyiz sorusunu getirecek kadar çoğalmış. İnsan ister istemez soruyor: Yoksa bağımsızlığımızdan mı vazgeçtik?
Amerikan televizyonunda gösterilen bir belgeselin adı şöyle: 'Türkiye, kültürleri ve kıtaları birleştiren ülke.' Doğrudur, Türk kültürü kıtaları ve ülkeleri tarih boyunca birleştirmiştir. Ne yazık ki, gazetelerimizi, dergilerimizi, caddelerimizi ve meydanlarımızı yabancı kelimeler öylesine sarmış ki, güzel Türkçemiz varlığını koruyamaz bir hale gelmiş; mağaza adları ise korkunç sayıda değiştirilmiştir.
1997 yılında yapılan bir incelemeye göre, ülkemizde 27.000 vakıf ve 68.000 dernek var. Büyük bir güç. Fakat etkisiz. Milii ruh ve milli bilincimiz çok yüksek olmasına rağmen, bu güçlerin harekete geçmediğini üzülerek görüyoruz.
Dilin iyi kullanılması kişiyi ve halkımızı mutlu eder. Özellikle seçilen ve yerinde kullanılmış sözcüklerle konuşmak ve yazmak mutluluktur. Dilimizin güzelliği şiirimizi de güzelleştirmektedir. Güzel Türkçemize sahip çıkmak, doğrusunu kullanmakla gerçekleşir. Aynı zamanda 'Türk Dili Koruma Yasası' düzenlenmelidir.
Türk dünyasının hızla kaynaşmasında alfabe birliğinin önemi tartışılmaz.
Azerbaycan, 1 Ağustos 2001 tarihinden geçerli olmak üzere Latin alfabesini kabul etmiştir. Artık devlet daireleri, medya ve televizyonlar yazışmalarını Azerbaycan Türkçe ve Latin alfabesiyle yapacak ve Kiril alfabesini kullanmayacaktır. 300 milyondan fazla olan Türk dünyası Latin alfabesini kabul etmesiyle daha kolay kaynaşmamızı ve kültür birliğimizin güzelliklerini, edebi sanatımızı geniş çapta ortaya sermiş olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti' nin kurucusu Büyük Önderimiz Türkçenin geliştirilmesini, korunmasını ve işlenmesini vurgulayan şu sözleri, bütün insanlarımıza ışık tutacak niteliktedir.
'Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için mukaddes bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz badireler içinde, ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, velhasıl bugün, kendi milletini yapan herşeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir...'
Gazi Mustafa Kemal ******
Dil düşünceyi yaratır. Dil, egemenliğin koruyucusudur. Türkçe, varlığımızın sebebidir. Bir milleti yok etmek için onun dilinin, kültürünün yok edilmesi gerekmektedir. Dilini doğru dürüst kullanmayan insanın doğru, mantıklı, kapsamlı düşündüğüne inanmak mümkün değildir. Çünkü düşünceyi de biçimlendiren dildir.
Türk dili, o denli sağlam ve köklü bir dildir ki, Orhun Anıtları' nın yazıldığı 732 yıllarından günümüze dek geçen sürede Türk dilinde büyük değişiklikler olmamıştır.
Kök Türk yazıtlarında yer alan pek çok sözcük, bugün anlaşılmaktadır. Kök Türk Yazıtları' nın bir büyük önemi de; sözcüklerin hepsinin, katkısız Türkçe olmasındandır. Türklerin İslama girişlerinden 130 yıl sonra yazılan Yusuf Has Hacib' in Kutadgu Bilig 'Mutluluk Veren Bilgi' adlı eserinde de bu arılık ve duruluk korunabilmiştir.
Araplara Türkçe öğretmek için, Türkçenin daha zengin ve güçlü olduğunu göstermek için Kaşgarlı Mahmud' un yazdığı 'Divan' ı Lugati Türk' de bile Türkçenin anlatım gücü ve temizliği açıkça görülür.
1564-1616 yılları arasında yaşayan, İngilizce nin edebi dil durumuna gelmesinde büyük payı ve emeği olan William Shakespear' in eserlerini anlayan yüzyılın ilk yarısında yazılmış olan Orhun, Yenisey, Köl-iç Çor, Tunyukuk ve Ongon anıtlarındaki yazıların çoğunu biz bugün okuyabiliyoruz.
Çok eski bir dil olan Türkçe, çağlar boyu yaşamış, ama ilk dönemlerini saymazsak, hep yaşama savaşı vermiştir. Horlanan Türkçe, ancak halk ozanlarının dilinde kendine yer, sığınak bulmuş, yaşamını sürdürmüştür. Günümüzde de durum pek değişmiş değildir.
Bugün için ise Türkçe, Arapçanın ve Farsçanın baskısından büyük ölçüde kurtuldu sayılabilir. Ama bu kez de batı dillerinin yoğun bir saldırısıyla karşı karşıyadır.
Oysa, yabancı sözcüklerin, genellikle Batı kökenli sözcüklerin bir çoğunun Türkçe de karşılığı vardır.
Terimler, öğretim, eğitim ve anlatımı kolaylaştırırlar. Dünyadaki ilerlemelerle hergün her alanda yeni terimler ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde yıllardan beri özellikle hekimlik terimleri üzerinde çalışılmaktadır.
Güzel ve zengin Türkçemizi yabancı kelimeler yaban otları gibi sarmıştır. Büyük Önderimiz ****** bu konuda şöyle buyurmuştur: ' Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtaracaktır.' Milletleri millet yapan güçlü öğelerden birinin dil olduğunu buyuran Yüce ******, dilimizin yabancı sözcüklerden arındırılmasını, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarımasını emir ve vasiyet etmiştir. ******' ün üzerinde önemle durduğu 'Türk dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarma' çalışmalarına milletçe katılmalıyız. Böylece Türk dilinin engin ve temiz varlığını meydana getirme savaşını geç de olsa başlatalım. Yazı dili, konuşma dili diye ayrı ayrı iki dil yaşamasın. Başta öğretmenlerimiz kurtarıcımız olmalıdır. Belediyeler yabancı kelimelerle dolu mağaza yazılarına izin vermemelidirler. En büyük güvencemiz olan gençler geleceğimize sahip çıkmalılar.
Konfüçyüs, ' Dildeki anarşi sokaktaki anarşiden daha tehlikelidir.' demiş.
Televizyonlar, radyolar vs.. toplumu etkiliyor. Buralarda konuşma hataları yapılıyor.
Zengin bir dilimiz var diyoruz Çünkü, dilin zenginliğni kelime çokluğu göstermez, anlatım olurlarının çok olması dilin zenginliğini gösterir. Dilimizin bu üstün değerini bildiğimiz halde batı ülkelerinin kelimeleri Türkçemizi öylesine sarmış ki, hangi ülkedeyiz sorusunu getirecek kadar çoğalmış. İnsan ister istemez soruyor: Yoksa bağımsızlığımızdan mı vazgeçtik?
Amerikan televizyonunda gösterilen bir belgeselin adı şöyle: 'Türkiye, kültürleri ve kıtaları birleştiren ülke.' Doğrudur, Türk kültürü kıtaları ve ülkeleri tarih boyunca birleştirmiştir. Ne yazık ki, gazetelerimizi, dergilerimizi, caddelerimizi ve meydanlarımızı yabancı kelimeler öylesine sarmış ki, güzel Türkçemiz varlığını koruyamaz bir hale gelmiş; mağaza adları ise korkunç sayıda değiştirilmiştir.
1997 yılında yapılan bir incelemeye göre, ülkemizde 27.000 vakıf ve 68.000 dernek var. Büyük bir güç. Fakat etkisiz. Milii ruh ve milli bilincimiz çok yüksek olmasına rağmen, bu güçlerin harekete geçmediğini üzülerek görüyoruz.
Dilin iyi kullanılması kişiyi ve halkımızı mutlu eder. Özellikle seçilen ve yerinde kullanılmış sözcüklerle konuşmak ve yazmak mutluluktur. Dilimizin güzelliği şiirimizi de güzelleştirmektedir. Güzel Türkçemize sahip çıkmak, doğrusunu kullanmakla gerçekleşir. Aynı zamanda 'Türk Dili Koruma Yasası' düzenlenmelidir.
Türk dünyasının hızla kaynaşmasında alfabe birliğinin önemi tartışılmaz.
Azerbaycan, 1 Ağustos 2001 tarihinden geçerli olmak üzere Latin alfabesini kabul etmiştir. Artık devlet daireleri, medya ve televizyonlar yazışmalarını Azerbaycan Türkçe ve Latin alfabesiyle yapacak ve Kiril alfabesini kullanmayacaktır. 300 milyondan fazla olan Türk dünyası Latin alfabesini kabul etmesiyle daha kolay kaynaşmamızı ve kültür birliğimizin güzelliklerini, edebi sanatımızı geniş çapta ortaya sermiş olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti' nin kurucusu Büyük Önderimiz Türkçenin geliştirilmesini, korunmasını ve işlenmesini vurgulayan şu sözleri, bütün insanlarımıza ışık tutacak niteliktedir.
'Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için mukaddes bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz badireler içinde, ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, velhasıl bugün, kendi milletini yapan herşeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir...'
